Karacaören üzümleri ve pekmezi (ve doğal üretimi teşvik çabamız)

Geçen yıldan bu yana Güdül’ün Karacaören köyündeki üzümleri araştırıyoruz. 20’ye yakın farklı çeşitte üzüm var ve hepsi çok eski, yerli  çeşitler. Hepsi olağanüstü lezzetli. Ankara’nın bu değerini daha fazla insana tanıtmak, giderek azalan üretimi yeniden canlandırmak için çalımaya başladık.

Geçen sonbaharda bağ sahiplerinden Ömer Çeliktaş ile görüştük. Hem farklı üzüm çeşitleri için işaretleme yaptık, hem de tam doğal üretime geçiş için işbirliğine başladık. Bizler için (öncelikle DBB grubu için) 5 bağında (toplamda 5 dönüm kadar) hiçbir kimyasal gübre veya katkı kullanmadan üzüm yetiştirdi. Siyah, beyaz, pembe, kınalı, çeşit çeşit üzüm. Hepis geleneksel, çok eski çeşitler. Bağlarla ve üzüm çeşitleriyle ilgili çok ilginç bilgiler var, bunları sayfanın alt kısmında bulabilirsiniz.
Bu üzümleri DBB listesinde tanıttık, ortak siparişe koyarak şehre erişimini sağladık, köyümüze gelen arkadaşlarımızla birlikte bağları ziyaret ettik, hasat yaptık. Ömer Bey ve eşi, bağlarında hala epey üzüm kalınca, bizler için geleneksel yöntemlerle pekmez yaptılar. Biz de bu pekmezi 250 ml cam şişelerde Kır Çocukları Sipariş Formuna koyduk. Aşağıda bağlardan ve üzümlerde birkaç fotoğraf, sonrasında da ayrıntılı bilgiler var:
KaracaorenBaglar
         
Bağlar ve üzümler hakkında daha fazla bilgi:

Güdül’ün Karacaören Köyü’nde bağcılığın tarihi çok eskilere dayanır. Güdül’de her yerde bağlar vardır ama Karacaören bağları önde gelir. Türkiye’de bitişik şekilde bulunan en büyük bağ alanının burada (400 dönüm kadar) olduğu söyleniyor. Osmanlı sarayına yemeklik üzümün bu bölgeden gittiğini söyleyenler var. Ulaştığımız kaynaklar da bunu doğrula nitelikte. Şimdilerde köyde bağcılık geriliyor ve yavaş yavaş terk ediliyor. Şehirlere göç nedeniyle nüfus azalıyor ve bağlara bakacak çok fazla insan kalmıyor.

Bölgede bağcılık tamamen sulamasız yapılıyor. Üzümler tellere asma yöntemiyle değil, yerde yayılarak yetiştiriliyor. 75 yaşındaki delikanlı İsmail Bey, “bu bölgenin üzümleri yere yayılmayı sever” diyor. Bölgedeki çeşitlerin hepsi soğuğa, kışa dayanıklı çeşitler. Köylüler bağlarda yabani ot olmaması gerektiğini söylüyorlar, asmalar rahatsız olur diyorlar. Kütüklerin arasındaki toprak eskiden belle ve el çapasıyla, şimdilerde ise genellikle çapa makinesi ve el çapasıyla işleniyor. Köydeki bağlarda hep yerli çeşitler var: “Son 10, 30, 50 yılda, örneğin İtalyan veya Fransız üzüm çeşitleri veya modern çeşitler geldi?” mi diye sorduğumuzda “hayır” İsmail Bey, bu üzümlerin çocukluğundan beri bu bölgede olduğunu söylüyor. 

Üreticiler dertli. Şehir halkının meyve-sebzeden anlamadığından, sadece görünüşe baktığından yakınıyorlar. Ömer Bey şöyle diyor: “Alçıdan meyveyi yapıp güzelce boyayacaksın. Onu alırlar, ama bizim bu vitaminli faydalı üzümlerimizin değerini bilmezler.” Bölge üzümleri çok lezzetli olmasına karşın bazı türlerin ince kabuklu, dayanıksız, değişken görünüşlü olması nedeniyle pazarlama zorlukları var. Bir de doğrudan satış yapmadıklarından aracıların çok ucuz fiyata üzümleri alması söz konusu olabiliyor.

Ömer Bey ve İsmail Bey’in bağlarında tespit ettiğimiz üzüm çeşitleriyle ilgili bazı bilgiler aşağıda. Bunların bölgedeki çeşitlerin tamamına yakınını kapsadığını söylüyorlar. Ayrıca her bağda bu çeşitlerin hemen hepsinden bulunduğunu da ekliyorlar. Bunlara bölgede farklı isimler verenler olabileceğini de söylüyorlar.

 

1. Balballı /  Kendibiten
Bölgede en çok yetiştirilen üzüm çeşidi.
Beyaz
Meyvesi yuvarlak
Bölgede verimi iyi
İnce kabuklu
Soğuğa fazla dayanmaz, çatlar
Şekeri yüksek, suyu bol
Pekmez yapımına uygun, pekmez verimi iyi

2. Tokat
Beyaz
Meyvesi yuvarlak
Bölgede en fazla yetiştirilen çeşitlerden biri
Bölgede verimi iyi
Orta kalınlıkta kabuklu
Daha çok doğrudan yemeye uygundur
Hafif kokulu
Salkımda üzümler küçüklü-büyüklü 

Bir de Deli Tokat denen bir alt çeşidi var. Tokata göre çok daha iri meyveleri var. Verimi daha az ama yemesi daha güzel.

3. Kadınparmağı
Beyaz
Meyvesi hafif silindirik
Çekirdeği daha büyük/belirgin
Görece sert, kütür
Yemelik olarak kullanılır
Dayanıklıdır

(Çekirdeksiz İzmir üzümünün atası, büyük ve çekirdekli olanı gibi tarif ediliyor) 

4. Hoca asması
Beyaz, olgunlaştığında hafif pembe veya kınalı
Meyvesi yuvarlak veya hafif silindirik ve büyük
Kalın kabuklu ve dayanlıklı
Hevenk için (kışa kadar mahzende saklamak için) uygun çeşit
Geç olgunlaşır, Ekim sonuna doğru iyice tatlanır

(Medeni çeştilere en yakın çeşit olarak tarf ediliyor)

 

5. Tilkikuyruğu
Beyaz, olgunlaştığında pembemsi/kınalı
Biraz erken olur
Verimi görece düşüktür
Çok lezzetli, hoş kokuludur
Salkımların şeklinden dolayı (üstü geniş, alt kısma doğru sivri) bu adı alır
Karacaören’de az bulunan, nadir bir çeşittir
Meyvesinin ucu sivri olan, silindirik veya küt olan alt çeşitleri var.

6. Çavuş
Beyaz
Yuvarlak meyveli
Çok erken olur
İnce kabukludur
Yemesi güzeldir, hafif kokuludır
Pekmeze de uygundur
Verimi bağına göre değişr 

7. Fesdiken / Yumrukara
Siyah
Yuvarlak meyveli
Verimi bölgede iyi
Görünüşü düzgün
Kabuğu ince sayılır
Tatlı, lezzetli
Hevenk yapmaya (kilerde kışa bırakmaya) uygun
Pek çok alt çeşidi var gibi görünüyor.
Başka yerlerde Feslikan (fesleğen) üzümü denen çeşit.  

8. Karagevrek / Büzgülü / İnekmemesi
Siyah
Meyvesi yumurta şeklinde
Görünüşü iyi
Yemelik, damağa hitap eder, hoş kokuludur
Çekirdeği küçüktür
Verimi bölgede iyidir
Dayanıklıdır
Şeker oranı diğerlerinden biraz düşük (yine de pekmez yapılabilir diyorlar)

Her açıdan güzel bir üzüm, çok tutulan, siyahların bir numarası olarak tanımlanıyor 

9. Bozbağ / Değirmenci
Siyah
İnce kabukludur
Dayanmaz, pazara gelmez
Verimi iyidir
Yeme için çok tercih edilmez ama hastası da vardır
Şekeri yüksektir, en kaliteli pekmez bundan yapılır 

10. İstanbul üzümü / Gelin üzümü
Pembe
Küçük, uzunca meyveli
Çok güzel kokulu, rahiyalı
Kalın kabuklu, kabuğu biraz buruk
Verimi çok yüksek değil
Pekmez de olur ama fazla tercih edilmez

Not: Gül üzümü de deniyor

11. Şıra üzümü
Siyah
Yuvarlak
Salkımda sık daneli,
Bol sulu, şıra ve pekmez için uygun
Yemek için de uygun

Tahtacıörencik’te hasat

Bu yıl köyümüzde sebze iyi olmadı, geç oldu, ama neyse ki sezon biraz uzayacak gibi. Küçük bahçe ve bostanlarımıza ektiğimiz sebzelerden kendi ihtiyacımız için hasat yapıyoruz. Biraz da domates sosu yapıyoruz.

Sepette neler var görebiliyor musunuz? Kenardaki minik kavun müthiş kokulu bir kavun. Yıllar önce Yeşilöz’de Mehmet keleş dayımız vermişti, şimdi yine tohumunu bulup yetiştirdik. Yemek için değil, sadece koklamak için yetiştiriliyor 🙂

Masanın üzerine dizdiğimiz domatesler, yıllardır tohumlarını alıp çoğaltmaya çalıştığımız eski, atalık çeşitler. Sağdan sola Güdül (Yeşilöz) Halkalı, Kaş Alacalı, Kırşehir/Güneşköy Pembe, Güdül (Yeşilöz) Pembe, Ayaş Turuncu. Bunlar kısmen bizim verdiğimiz isimler.

Hasat2015       Tohumluklar2015

Bunlardan Güdül Halkalı, Güdül Pembe ve Ayaş Turuncu, o hep aranan “eski Ayaş domatesleri”. Bir de resimde olmayan, bu bölgenin küçük tarla domatesi var (bir tür çeri domates). Uzun yıllardır bunları inceliyorum, arkadaşlarımla beraber ekip çoğaltıyorum. Deneyimlerim, gözlemlerim ve bütün işaretler bunların çok eski çeşitler olduğunu gösteriyor. (Güdül de tarihsel olarak Ayaş bölgesi içinde anılır). Müthiş lezzetliler, modern tarım ölçütlerine göre “verimli” değiller, kabukları ince ve taşımaya dayanıklı değiller. Umuyorum önümüzdeki baharda bunların fidelerinden bolca yapıp paylaşabileceğiz.

Bir de teşekkürlerimizi iletmek istiyoruz, bahçelerimize emek veren güzel insanlara: Selda, Faustin, Çağım, Pınar, Kamuran, Ezgi, Sinem, Sam, Vida, Daniel, İnan Mayıs, Yağmur, Önder, Yunus, Orkun, Özge, Necati Ağabey… Bağını bize açan Fatma teyzemize de teşekkürler.