KırÇocukları ile Merhem Yapım Atölyesi, Yaşayan Müze, Beypazarı, 16 Kasım 2014 pazar

Merhabalar,
Biz Kır Çocukları, Tahtacıörencik Köyü’nde doğayla uyumlu yaşam ve üretim pratiklerini uygulamaya ve yaygınlaştırmaya çalışan bir grubuz. Küçük ölçekli aile çiftçiliği, doğal tarım, permakültür, doğa koruma, toplum destekli üretim, barışçıl iletişim, armağan ekonomisi gibi alanlarda tekrarlanabilir modeller oluşturmaya çalışıyoruz. Tahtacıörencik (TADYA) üreticilerine ve DBB grubuna elimizden geldiğince destek oluyoruz. Ürünlerimiz ve atölye çalışmalarımızla elde ettiğimiz gelirlerle tüm bu çalışmalarımıza finansal destek sağlıyoruz. 
Doğal MERHEM YAPIM ATÖLYESİ HAKKINDA: Kır Çocukları merhemleri nasıl yapılıyor? Aynısafa bitkisini, mürver yaprağını, sarı kantaron yağını, doğal balmumunu tanıyacağız. Farklı bitkilerin etken maddelerinin bitkisel yağlara geçirme yöntemlerini (soğuk maserasyon, güneşte ve ısıyla infüzyon) değinecek ve yer yer göreceğiz. Hep birlikte merhem yapacağız: Ocakta Benmari usulü ısıtarak infüzyon, süzme, balmumuyla kıvam kazandırma, uçucu yağ ekleme ve merhem kavanozlarına aktarma.
ATÖLYE İÇİN KATKINIZ NE OLABİLİR?
-Müze için giriş ücreti olan Tam:5TL veya Öğrenci iseniz 4TL’nin ödenmesi gerekmektedir. (atölye yetişkinler içindir).
-Atölyeyi sunan biz KırÇocukları, atölye katkısı için deneysel olarak “ARMAĞAN EKONOMİSİ” uygulamasına devam ediyoruz. Gönlümüzden geçen rakam: 30TL
Kır Çocukları olarak bütün faaliyetlerimizi armağan ekonomisi* içinde gerçekleştirmeye niyet ediyoruz.
Deneysel armağan ekonomisi uygulamamız için şöyle bir formül tasarladık:
Maliyetlerimizi ve bizim gönlümüzden geçen taban katkı payını size bildireceğiz.
Atölyeler sırasında sizinle paylaşacağımız bilgi ve deneyimlerimiz, zamanımız, sohbetimiz ve muhabbetimiz ve atölye sırasında ürettiğimiz bir merhem ise size armağanlarımız olacak.
Yaptığımız işleri çok seviyoruz ve bunlar yoluyla doğaya ve insanlara katkı verebilmek bize büyük mutluluk veriyor. Sabunlarımızın, merhemlerimiz, bilgimiz, sevgimiz, özenimiz, çalışmalarımız ve diğer armağanlarımız için standart bir parasal karşılık belirleyemiyoruz. Üstelik bu armağanların en çok ihtiyaç duyan insanlara ve yerlere gitmesini arzuluyoruz; en çok paranın bulunduğu yerlere değil. Ancak yapageldiğimiz güzel şeyleri yapmaya devam edebilmek için bizim de ‘almaya’ ihtiyacımız var:
Her şeyden çok insanların güvenine ve moral desteğine ama aynı zamanda da maddi ve parasal desteğe. Çünkü üretimlerimiz için gereken hammaddelerden tutun yol giderlerine kadar pek çok şey için masraflarımız oluyor. Ve tabi ki hayatımızın geri kalan alanlarını idame ettirebilmek için de.

Gönlümüzden geçen atölye katkı miktarları;
merhem atölyesi için 30 TL. (Parasal maliyetimiz 20 TL. Size, atölyede birlikte üreteceğimiz merhemlerden bir adet merhemi hediye edeceğiz)
Sizler bize katılmakla zaten bir armağan sunmuş olacaksınız. Bunun dışında, sizlerle paylaşacaklarımıza karşılık ve bizi desteklemek için içinizden gelen her türlü armağanı da minnetle kabul edeceğiz. Elbette ihtiyaçlarınız ve maddi durumunuza bağlı olarak belirtilen rakamın altına inebilir ve hatta hiçbir ödeme yapmamayı da seçebilirsiniz. Ya da bizi desteklemek için belirtilen miktarının üstüne çıkabilirsiniz. Topluluk bilinci içinde herkesin ihtiyaçlarının karşılacağı stratejiler bulacağımıza inanıyoruz.
_________________________________________________________________
* Armağan ekonomisi, insanların vermek üzere bu dünyaya geldikleri armağanları keşfettikleri, bu armağanları bütünün hayrına özgürce, koşulsuz olarak ve severek verdikleri ve kendilerine verilen tüm armağanları da (hava, su, gıda, sağlık, dostluklar, öğretiler, dayanışma, ve hatta para ve aklınıza gelebilecek herşey) şükran ile kabul ettikleri bir sistemdir.” http://surdurulebiliryasam.wordpress.com/armagan-ekonomisi/

KAYIT FORMU: TIKLA (CTRL+TIKLA’ya basınız)
 

27 Ekim Pazartesi, köyden notlar

Ağustos sonundan beri Güdül Tahtacıörencik Köyü’nde ikamet ediyoruz. Emine-Mustafa Cebeci ailesi boş duran bir evlerini bize kiraladılar. Köyde yaşamayı deyimlemek ve geleceğe dair hayallerimize bir adım daha yaklaşmak için bu fırsatı değerlendirdik. Ben Ceyhan, işimin gerektirdiği kadar Ankara’ya gidip geliyorum. Nihal ise çoğunlukla evde; yapacak işi eksik olmuyor.
 
Peki biz neden köyde yaşamaya başladık? Çünkü kendimizle, doğayla ve diğer insanlarla güzel ve anlamlı ilişkiler içinde yaşamanın, parçası olduğumuz topluluklara katkı vermenin imkanlarını kırsalda gördük. Doğaya daha yakın olmak, en az tükettiğimiz kadar üretebilmek, paylaşabilmek, başkaları için de güzel örnekler sunmak; kısacası dünyada görmek istediğimiz değişimin kendisi olmak için.
 
Pratikte bunları ne kadar yapabiliyoruz bilemiyorum. Günler günleri, aylar ayları kovalıyor. Köye geçiş aşamasında iş yoğunluğumuz çok fazlaydı. Bu yoğunluk hala devam ediyor. Taşınma, evin eksiklerini tamamlama, Kır Çocukları üretimleri, gönüllü sorumluluklar,… En önemlisi çocuklarımız okula başladı (Karacaören’deki köy okulunda) ve bir sürü ödevleri oluyor. Benim zaten sabit bir işim var. Geriye kalan detaylar gayet köy hayatı: Yemek ve temizlik işleri, dağdan odun getirme, kesme, soba yakma, ufak ufak ineklere yaklaşma, köy dedikodularıyla baş etme :), köyden insanlarla zaman zaman zorlayıcı ilişkiler… Çoğunlukla pek romantik değil. Gerçi ailecek, çocuklarla beraber yürüyüşe çıkmak, derede yüzmek yine de romantik.
 
Büyük olasılıkla önümüzdeki yaza kadar köydeyiz. Sonrasında da kalmak istiyoruz. Bunu ancak kendi çiftlik evimizin yapımına başlar ve makul sürede bitireceğimizi öngörürsek yapabileceğiz. Zira hem ekolojik bir döngü oluştutrmak hem de bizi ekonomik olarak destekleyecek üretimlerimizi yapabilmek için bir mekana ihtiyacımız var. Bu Blog’da anlattığımız gibi, hayalimizde doğal malzemelerden yapılmış enerji-verimli bir ev, önünde bir şifalı bitkiler bahçesi, küçük bir bostan, bir meyve bahçesi ve az sayıda çiftlik hayvanı olan, permakültür ilkelerine göre tasarlanmış bir yaşam alanı var.
 
Çiftlik evi projemiz için geçen yıl bir destek çağrısı yapmıştık. Pek çok arkadaşımız bize parasal katkı sağladı. Bu desteklerin her birini bir tabloda tutuyoruz. Gelen paranın bir kısmıyla, ekolojik mimari konusunda bize danışmanlık yapan ve projeye çok zaman ve emek harcayan arkadaşlarımız Matthieu ve Ece’yi destekledik. Bir kısmını da ruhsat için gereken diğer işlere – mimari / statik / mekanik / elektrik projeleri ve harçlar – harcadık.
 
Henüz ne malzeme alabildik, ne de arazimizde bir çalışma başlatabildik. Şimdi, Mart ayında temel kazısıyla başlamayı ve evimizi adım adım inşa etmeyi istiyoruz. Gereken parasal kaynağı öncelikle Kır Çocukları ürünlerimizin satışıyla karşılamayı umuyoruz. Yine gönüllü desteklere açık olmayı sürdüreceğiz. Yapım aşamasında bize işgücü desteği sunacak pek çok arkadaşımız olacağını tahmin ediyoruz. Bu süreci ahşap, saman balyası, taş ve kerpiç tekniklerini içeren bir atölye çalışması şeklinde de kurgulayabiliriz.
 
DBB grubu içinde TADYA‘daki diğer arkadaşların durumunu merak edenler vardır. Geçen yılın aksine bu yıl, Duran ve Araç ailelerinin sebze üretim çabaları iyi sonuç vermedi. Kısa bir süre hasat yapıldı ama sonra çeşitli sorunlar (sulama zorluğu, çit yokluğunda dolayı hayvanların girmesi, hava şartlarının getirdiği olumsuzluklar) nedeniyle sezonu erken kapattılar. Hüseyin Araç köyde kalmasına imkan veren bir işe başladı. Merve ile birlikte az da olsa üretime devam ediyorlar (unlu ürünler, marmelatlar, süt ürünleri vs.). Duran ailesi de bu yılın sebze tercübesinden kötü etkilendi. Sonrasında da farklı alanlara yayılan işlerini toparlamakta zorlandılar. Elllerindeki hayvanlar yeterli miktarda süt üretimine imkan vermiyor. Gelirler azaldıkça sabit giderlerin de etkisiyle ekonomik olarak zorlandılar. Şimdilerde yeni ve daha temkinli bir düzene geçmek için çabalıyorlar. Bu iki aile dışında köyde, bütün ürünleriyle TADYA’nın doğal üretim ölçütlerini karşılayacak henüz kimse yok.
 
Şimdiden sonra TADYA ürünlerinin isteyenlere ulaştırılması için yeni yollara ihtiyacımız var. Zira bundan sonra Ayrancı’da Pazar günleri üretici pazarı da kurulmayacak. Kır Çocukları olarak köyde kaldığımız süre içinde paketleme ve kargo kapasitemizi geliştirdik. Oldukça hesaplı bir kargo anlaşmasına dahil olduk. Şimdi hem kendi ürünlerimizi hem de Duran ve Araç ailelerinin ürünlerinden uygun olanları sipariş listemize koyacağız. Süt için – özelllikle de geçen yıllardaki abonelerimizden – büyük talep var ancak şimdilik süt konusunu çözemiyoruz, çünkü hem üretimde istikrar yok hem de nakliyesi çok zor. Duran ailesi büyük olasılıkla sütlerini süzme yoğurda ve peynire çevirecekler.
 
Şimdi bir de güzel haber: Ürün listesi, ürün tanıtımı ve siparişini kolaylaştırmak için bir Web sipariş altyapısı kurduk. İlk defa şimdi duyuruyoruz: http://www.kircocuklari.com. Burada ürünlerin özelliklerini, elde olup olmadıklarını görebilecek, istediğiniz ürünleri sanal sepete atıp siparişinizi verebileceksiniz. Geri kalan işler önceden olduğu gibi: Ödemeyi ürünleri alıdıktan sonra size bildireceğimiz hesap numarasına havale/EFT yapabileceksiniz. Sitenin hala eksikleri var ama zaman içinde daha iyi hale getireceğiz.
 
Sizleri Kır Çocukları ürünlerini ve TADYA’nın diğer ürünlerini tanımaya davet ediyor ve siparişlerinizi bekliyoruz. Ürünlerimizi yaparken, her zamanki gibi, hem kendi ihtiyaçlarımızı hem de doğanın ve toplumun esenliğini gözetiyoruz. Diliyoruz ki bu ürünler aramızda güzel bağlar kursun, hepimiz için daha güzel günlerin önünü açsın…

Köyden Notlar

Ağustos sonundan beri Güdül Tahtacıörencik Köyü’nde ikamet ediyoruz. Emine-Mustafa Cebeci ailesi boş duran bir evlerini bize kiraladılar. Köyde yaşamayı deyimlemek ve geleceğe dair hayallerimize bir adım daha yaklaşmak için bu fırsatı değerlendirdik. Ben Ceyhan, işimin gerektirdiği kadar Ankara’ya gidip geliyorum. Nihal ise çoğunlukla evde; yapacak işi eksik olmuyor.
 
Peki biz neden köyde yaşamaya başladık? Çünkü kendimizle, doğayla ve diğer insanlarla güzel ve anlamlı ilişkiler içinde yaşamanın, parçası olduğumuz topluluklara katkı vermenin imkanlarını kırsalda gördük. Doğaya daha yakın olmak, en az tükettiğimiz kadar üretebilmek, paylaşabilmek, başkaları için de güzel örnekler sunmak; kısacası dünyada görmek istediğimiz değişimin kendisi olmak için.
 
Pratikte bunları ne kadar yapabiliyoruz bilemiyorum. Günler günleri, aylar ayları kovalıyor. Köye geçiş aşamasında iş yoğunluğumuz çok fazlaydı. Bu yoğunluk hala devam ediyor. Taşınma, evin eksiklerini tamamlama, Kır Çocukları üretimleri, gönüllü sorumluluklar,… En önemlisi çocuklarımız okula başladı (Karacaören’deki köy okulunda) ve bir sürü ödevleri oluyor. Benim zaten sabit bir işim var. Geriye kalan detaylar gayet köy hayatı: Yemek ve temizlik işleri, dağdan odun getirme, kesme, soba yakma, ufak ufak ineklere yaklaşma, köy dedikodularıyla baş etme :), köyden insanlarla zaman zaman zorlayıcı ilişkiler… Çoğunlukla pek romantik değil. Gerçi ailecek, çocuklarla beraber yürüyüşe çıkmak, derede yüzmek yine de romantik.
 
Büyük olasılıkla önümüzdeki yaza kadar köydeyiz. Sonrasında da kalmak istiyoruz. Bunu ancak kendi çiftlik evimizin yapımına başlar ve makul sürede bitireceğimizi öngörürsek yapabileceğiz. Zira hem ekolojik bir döngü oluştutrmak hem de bizi ekonomik olarak destekleyecek üretimlerimizi yapabilmek için bir mekana ihtiyacımız var. Bu Blog’da anlattığımız gibi, hayalimizde doğal malzemelerden yapılmış enerji-verimli bir ev, önünde bir şifalı bitkiler bahçesi, küçük bir bostan, bir meyve bahçesi ve az sayıda çiftlik hayvanı olan, permakültür ilkelerine göre tasarlanmış bir yaşam alanı var. 
 
Çiftlik evi projemiz için geçen yıl bir destek çağrısı yapmıştık. Pek çok arkadaşımız bize parasal katkı sağladı. Bu desteklerin her birini bir tabloda tutuyoruz. Gelen paranın bir kısmıyla, ekolojik mimari konusunda bize danışmanlık yapan ve projeye çok zaman ve emek harcayan arkadaşlarımız Matthieu ve Ece’yi destekledik. Bir kısmını da ruhsat için gereken diğer işlere – mimari / statik / mekanik / elektrik projeleri ve harçlar – harcadık. 
 
Henüz ne malzeme alabildik, ne de arazimizde bir çalışma başlatabildik. Şimdi, Mart ayında temel kazısıyla başlamayı ve evimizi adım adım inşa etmeyi istiyoruz. Gereken parasal kaynağı öncelikle Kır Çocukları ürünlerimizin satışıyla karşılamayı umuyoruz. Yine gönüllü desteklere açık olmayı sürdüreceğiz. Yapım aşamasında bize işgücü desteği sunacak pek çok arkadaşımız olacağını tahmin ediyoruz. Bu süreci ahşap, saman balyası, taş ve kerpiç tekniklerini içeren bir atölye çalışması şeklinde de kurgulayabiliriz. 
 
DBB grubu içinde TADYA’daki diğer arkadaşların durumunu merak edenler vardır. Geçen yılın aksine bu yıl, Duran ve Araç ailelerinin sebze üretim çabaları iyi sonuç vermedi. Kısa bir süre hasat yapıldı ama sonra çeşitli sorunlar (sulama zorluğu, çit yokluğunda dolayı hayvanların girmesi, hava şartlarının getirdiği olumsuzluklar) nedeniyle sezonu erken kapattılar. Hüseyin Araç köyde kalmasına imkan veren bir işe başladı. Merve ile birlikte az da olsa üretime devam ediyorlar (unlu ürünler, marmelatlar, süt ürünleri vs.). Duran ailesi de bu yılın sebze tercübesinden kötü etkilendi. Sonrasında da farklı alanlara yayılan işlerini toparlamakta zorlandılar. Elllerindeki hayvanlar yeterli miktarda süt üretimine imkan vermiyor. Gelirler azaldıkça sabit giderlerin de etkisiyle ekonomik olarak zorlandılar. Şimdilerde yeni ve daha temkinli bir düzene geçmek için çabalıyorlar. Bu iki aile dışında köyde, bütün ürünleriyle TADYA’nın doğal üretim ölçütlerini karşılayacak henüz kimse yok. 
 
Şimdiden sonra TADYA ürünlerinin isteyenlere ulaştırılması için yeni yollara ihtiyacımız var. Zira bundan sonra Ayrancı’da Pazar günleri üretici pazarı da kurulmayacak. Kır Çocukları olarak köyde kaldığımız süre içinde paketleme ve kargo kapasitemizi geliştirdik. Oldukça hesaplı bir kargo anlaşmasına dahil olduk. Şimdi hem kendi ürünlerimizi hem de Duran ve Araç ailelerinin ürünlerinden uygun olanları sipariş listemize koyacağız. Süt için – özelllikle de geçen yıllardaki abonelerimizden – büyük talep var ancak şimdilik süt konusunu çözemiyoruz, çünkü hem üretimde istikrar yok hem de nakliyesi çok zor. Duran ailesi büyük olasılıkla sütlerini süzme yoğurda ve peynire çevirecekler.
 
Şimdi bir de güzel haber: Ürün listesi, ürün tanıtımı ve siparişini kolaylaştırmak için bir Web satış altyapısı kurduk. İlk defa şimdi duyuruyoruz: http://www.kircocuklari.com. Burada ürünlerin özelliklerini, elde olup olmadıklarını görebilecek, istediğiniz ürünleri sanal sepete atıp siparişinizi verebileceksiniz. Geri kalan işler önceden olduğu gibi: Ödemeyi ürünleri alıdıktan sonra size bildireceğimiz hesap numarasına havale/EFT yapabileceksiniz. Sitenin hala eksikleri var ama zaman içinde daha iyi hale getireceğiz.
 
Sizleri Kır Çocukları ürünlerini ve TADYA’nın diğer ürünlerini tanımaya davet ediyor ve siparişlerinizi bekliyoruz. Ürünlerimizi yaparken, her zamanki gibi, hem kendi ihtiyaçlarımızı hem de doğanın ve toplumun esenliğini gözetiyoruz. Diliyoruz ki bu ürünler aramızda güzel bağlar kursun, hepimiz için daha güzel günlerin önünü açsın…